Yazar: Çetin İmer
Sabah sessizliğinde açılan dükkân kepenginden çıkan ses canhıraş bir feryat gibiydi. Kilidini açtığı kapıdan sağ ayağını içeri atarken besmele çeken yaşlı adam elindeki şemsiyesi ile çıkardığı ceketini kapının arkasındaki çiviye astı Bakkal dükkânlarının o aşina kokusunu içine çekip, nereden başlayacağını bilemezmiş gibi bir müddet etrafına bakındı. Sonra mavi önlüğünü giydi. Boş soda ve kola kasalarını teker teker dışarı çıkardıktan sonra bir müddet ağrıyan belini ovuşturdu. Ekmek arabasının kapı önüne bıraktığı kasayı içeri alırken, bulutların kapadığı kasvetli gökyüzüne bakıp suratını buruşturdu. Yirmi yıldır çektiği siyatik ağrısı onun için meteoroloji raporu gibiydi. Hiç şaşmazdı.
Bir iki saate kadar gene yağmur yağacak diye söylendi.
Eskiden çocukluğunda, Nisan Mayıs aylarında ağaçlar çiçek açar ılıman bir hava ile bahar gelişini müjdelerdi. Şimdi kış-tan iki gün içinde yaza giriliyordu. İnsanoğlunun doğa ile kontra gitmesi tüm dengeleri bozmuştu.